|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Hz. Mehdi (a.s.)'nin zuhurunun sözde bir sonraki yüzyıla kaldığı yani kendisinin hicri 1400'de çıkmayacağı iddiasında bulunanlara cevaplar1. Her yüzyılda bir müceddid gelecektir. Hicri 1400’de gelecek olan ise ahir zamanın büyük müceddidi Hz. Mehdi (a.s.)’dir. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde, büyük ehli sünnet alimi Ebu Davud Hazretleri'nin Sünen-i Ebu Davud isimli eserinde, İmam Rabbani Hazretleri’nin Mektubatı’nda yer alan hadislerde ve Hicri 1300’ün müceddidi olan son bin yılın en büyük alimi ve müceddidi olan Said Nursi Hazretleri’nin risalelerinde her yüzyılda İslam dinini bidatlerden ayıracak bir kişinin geleceği bu kişi vesilesiyle İslam ahlakı ve fazileti ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetinin canlandırılacağı haber verilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadislerinde özellikle Hicri 1400’ü Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur vakti olarak bildirmiş ve bu dönemden itibaren insanların Hz. Mehdi (a.s.) etrafında toplanmaya başlayacaklarını söylemiştir. Üstad Hazretleri ise yaşadığı Hicri 1300’den yüz yıl sonra Hz. Mehdi (a.s.)’nin geleceğini ve dünyaya hakim olan zulüm sistemini dağıtacağını söylemiştir.
Üstad Said Nursi Hazretleri, Barla Lahikası’nda Hicri 1200’ün yani 12. asrın müceddidinin Hazreti Mevlana Halid olduğunu bildirmiştir.
Mevlana Halid-i Bağdadi Hicri 1193 (Miladi 1779) yılında doğmuş, Hicri 1242 yılında (Miladi 1827) vefat etmiştir. Bu mübarek insan, İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun ittifakıyla, Hicri 12. ve 13. yüzyıllar arasındaki müceddiddir. Üstad Said Nursi Hicri 1300 lü yılların müceddididir Mevlana Halid Hazretleri’nin Hicri 1200’ün müceddidi olduğunu belirtmesinin hemen ardından da, tam yüz sene sonra yani Hicri 1300’de ise Bediüzzaman Said Nursi kendisinin ve eserlerinin bir müceddid görevinde hizmet vermiş olduğunu çok açık bir şekilde ifade etmiştir:
Said Nursi Hazretleri kendisinden bir asır yani yüz sene sonrası olan Hicri 1400’de ise zulümatı dağıtmak üzere bu sefer Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur edeceğini bildirmiştir
Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur edeceğini bildiren bir hadis Peygamberimiz (s.a.v.)’den şöyle rivayet edilmiştir:
İmam Rabbani Hz. Mehdi (a.s.)'nin, Peygamberimiz (sav)'in vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra, "bin ile ikinci bin yıl arasında" geleceğini bildirmektedir:
Peygamber Efendimiz (sav)'in vefatının ardından bin sene geçtikten sonra ikinci bin yılına girilir. İmam Rabbani Hazretleri'nin yukarıdaki izahlarına göre, inşaAllah Hz. İsa ve Hz. Mehdi (a.s.), bu bin ile ikinci bin yıl arasında geleceklerdir. Mehdi (a.s.)’nin ikinci binde geleceği konusunda son derece açık ve kesin ifadeler kullanmıştır. Hz. Mehdi (a.s.), Hicri 1400’de zuhur edecek olan ahir zamanın Büyük müceddididir. Allah, nasıl her Hicri yüzyıl başında İslam ahlak ve faziletini yenilemek ve hak dini bidatlerden arındırmak için bir müceddid göndermiş ise içinde yaşadığımız Hicri 1400 de de her zaman olduğu gibi mutlaka bir hidayet önderi, bir kutb-u azam, veli bir kişi gönderecektir. Bu kişi müslümanlara yüzyıllardır yaşadıkları sıkıntı, zorluk, acı ve zulümleri unutturacak, tüm insanlığa huzur, barış, mutluluk, adalet, hakkaniyet, sevgi ve kardeşlik getirecek olan Hz. Mehdi (a.s.)’dir. Ancak Hz. Mehdi (a.s.) diğer yüzyıllarda zuhur eden müceddidlerden farklı olarak ahir zamanın Büyük Mehdisi olacak ve deccaliyetin en şiddetli olduğu böyle bir dönemde bütün zulüme dayalı sistemleri, batıl inanç ve felsefeleri fikren yerle bir edecektir.
2. Hz. Mehdi (a.s.) Hicri 1400’de zuhur etmesinin ardından hemen tanınmayacaktır. Tam olarak tanınması yaklaşık 40 yılı bulacaktır. Hz. Mehdi (a.s.) ilk zuhur vakti olan Hicri 1400 başında göreve başladığında çok uzun bir dönem pek az bir kimse dışında onun Hz. Mehdi (a.s.) olduğu bilinmeyecektir. Peygamberimiz (s.a.v.)’e peygamberlik görevi 40 yaşında verilmiştir ancak bu sırada çevresinde Onu tanıyan, kendisinin peygamber olduğunu bilen çok az sayıda insan olmuştur. Birçok peygamberin durumu da böyledir. Üstad Said Nursi Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğinde herkesçe hemen tanınmayacağını ifade etmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin kendisinin dahi ilk başta ahir zamanın Mehdi‘si olduğunu bilmeyeceğini söylemiştir. Üstad bu sözünde, ahir zaman şahısları olarak ifade ettiği Hz. Mehdi (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve deccalin sadece derin iman sahibi bazı müminlerin dikkatleriyle tanınabileceğini;
sözüyle açıklamıştır. Büyük İslam alimi, müceddid Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci ise “Kıyamet Alametleri” isimli önemli eserinde Hz. Mehdi’nin hakimiyet süresi ile ilgili çok önemli bir hususa dikkat çekmekte ve İbni Hacer’in El-Kavlül Muhtasar isimli eserini kaynak olarak göstererek, “BU RiVAYETLERİN HEPSİ ZUHURU VE GÜCÜ İTİBARİYLE DOĞRUDUR” demektedir. Yani HADİSLERDE BELİRTİLEN FARKLI TARİHLERİN HEPSİ DOĞRUDUR VE BU TARİHLER ALLAH’IN İZNİYLE ÇOK UZUN BİR ÖMÜR SÜRECEĞİ PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’den rivayet edilen hadislerle bildirilen HZ. MEHDİ’NİN HAYATININ FARKLI DÖNEMLERİNİ İŞARET ETMEKTEDİR.
(Aşağıdaki anlatım, bizzat Seyyid El Berzenci Hazretleri’nin Kıyamet Alametleri adlı eserinin 185. ve 186. sayfalarında yer alan kendi orjinal izahıdır ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin görev süresindeki farklı hizmet dönemlerine dikkat çekmektedir.)
Görüldüğü gibi büyük İslam Alimi seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin görev sürelerini mutelif zamanlar içerisinde anlatmış bu büyük müceddidin Kuran ahlakı ve fazileti ile Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini dünya üzerinde hakim etmesinin yaklaşık 40 yılı bulacağını bildirmiştir. Bu süre içinde Hz. Mehdi (a.s.), deccaliyet sisteminin kendisine karşı kurduğu tuzaklarla, komplolarla, tecritlerle meşgul olacak, bir gaybet dönemi olacak ayrıca sayıları 313 kişiden müteşekkil olduğu hadislerde açıklanan talebelerinin bir araya gelmeleri ve imanlarının güçlü hale gelmesi için çok samimi bir gayret içinde olacaktır. Yine Hz. Mehdi (a.s.)’nin hapis dönemi olacak, daha sonrasında müslümanların esaretine son verecek, yaşanan acı, zulüm ve baskı ortamını tamamen ortadan kaldırmak ve insanlar arasında Kuran ahlakını hakim kılmak ve İslam Birliği oluşturmak için hakkaniyetli bir çalışma içinde olacaktır. Ancak bu çalışmaların hiçbiri 7 ya da 10 yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde tamamlanmayacak, hepsi ayrı ayrı çok uzun sürecekler alacaktır. Aynı şekilde Hz. Mehdi (a.s.), tüm dünyada, farklı farklı ülkelerde imar çalışmaları yapacak, binalar ve müslümanların ibadetlerini rahatça yayabilmeleri için mescidler inşa edecektir. Ancak bu çalışması da 9 yıl gibi kısa bir müddet içinde değil çok daha uzun bir zaman dilimi içinde gerçekleşecektir. Diğer yandan Süfyani sistem ile fikri bir mücadelesi olacak ve bu sistemin oluşturduğu münafıklık ile de uzun yıllar süren bir manevi mücadelesi olacaktır. Hatta bu süre takriben 24 yılı bulacaktır. Diğer yandan dünya ülkelerini manen ve fikren feth etmesi yani Kuran ahlakı ve fazileti ile Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini insanlara kabul ettirmesi de çok uzun bir vakit alacaktır. El Berzenci Hazretleri tüm bu çalışmalarının sonunda Hz. Mehdi (a.s.)’nin İslam ahlakının dünya hakimiyeti için en az 40 yıl gayret göstereceğini söylemektedir. Bu da Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur zamanı olan Hicri 1400 itibariyle hemen tanınması gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını bu tanınmanın yukarıda belirttiğimiz tüm bu çalışmalar nedeniyle en az 40 yıl; yani 40, 50, 60 yıl gibi uzun bir dönemi kapsayacağını gösteren önemli delillerdir.
3. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in, hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili çeşitli süreler vermiş olması, Hz. Mehdi (a.s.)’nin hayatının, fikri mücadelesinin ve Kuran ahlakına dayalı manevi hükümranlık süresinin çeşitli dönemlerine işaret etmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili olarak geçen; "Hz. Mehdi (a.s.) 14 sene yaşayacak", "Hz. Mehdi (a.s.)'nin hayatı 30 senedir" ve "Hz. Mehdi (a.s.) dünyada 40 yıl kalacaktır ..." şeklindeki ifadeler, Hz. Mehdi (as)'nin hayatının, fikri mücadelesinin ve Kuran ahlakına dayalı manevi hükümranlık süresinin çeşitli dönemlerine işaret etmektedir. Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili çok detaylı bilgiler verilmiş ve bu mübarek ahir zaman şahsının hayatının önemli dönemlerine dikkat çekilmiştir. Örneğin hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’nin ortaya çıkmadan önce çok büyük zulümlere uğrayacağı, saldırı ve iftiralara maruz kalacağı tarif edilmektedir. Hapis dönemleri, tutuklanmalar, baskılar Hz. Mehdi (a.s.)’nin hayatının çok önemli bir dönemini oluşturacaktır. Hz. Mehdi (a.s.) gibi talebeleri de dönemin inkarcılarından çok şiddetli eziyetler görecek, çok şiddetli denemelerden geçirileceklerdir. Hz. Mehdi ve talebelerinin inkar edenlerle, ahir zamanın münafıklarıyla, bazı Fıkıh alimleriyle ve ahir zaman deccaliyle yapacağı fikri mücadele de bu zaman aralıklarından biridir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin sayısının 313 olduğu da hadislerde bildirilmektedir. Bu sayı düşünülürse bu kadar kişinin Hz. Mehdi (a.s.)’nin çevresinde birleşmelerinin, eğitilmelerinin, imani yönden olgunlaşmalarının da belli bir zaman alacağı ortadadır. Tüm bu olay ve gelişmeler, Hz. Mehdi (a.s.)’nin ortaya çıkmasından ve manevi lider olmasından yani herkesçe tanınmasından önce uzun bir dönem geçeceği ve bu dönemin belli evreleri olacağını göstermektedir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin görev süresindeki bu dönemler Peygamberimiz (s.a.v.)’den şu şekilde rivayet edilmiştir:
Hadislerden Hz. Mehdi (a.s.)’nin tüm milletlere fikren ve manen hakim olmasının da uzun bir dönem alacağı anlaşılmaktadır. İslam alimlerinin de belirttikleri üzere, ülkelerin Hz. Mehdi (a.s.) tarafından birbiri ardına manen ve fikren fethedilmesi belli bir zaman içinde olacaktır. Hatta Berzenci Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin İslam ahlakını hakim etmesinin 40 yıl gibi uzun bir süreyi bulacağını söylemiştir. Bu tespit Hz. Mehdi (a.s.)’nin insanlarca tam olarak tanınmasının, zuhurundan sonra en az 40 yıllık bir dönemin ardından olacağını göstermektedir.
4. Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’ün başında zuhur etmesi demek kesinlikle zuhur eder etmez insanlarca tanınacağı anlamını taşımaz.
Şu an Hicri 1430’da olduğumuza göre Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru üzerinden Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği Hicri tarihe göre 30 yıl geçmiştir. Yani Berzenci Hazretleri’nin bildirdiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’nin tam olarak tanınması ve dünya çapındaki manevi ve fikri hakimiyeti için en az 10 yıllık bir dönem daha bulunmaktadır. Bazı kişilerin hiçbir muteber delile ve sahih hadise dayanmadan iddia ettiği gibi; “Hz. Mehdi (a.s.) Hicri 1400 itibariyle hemen tanınacak, Hz. Mehdi (a.s.) olduğu herkesçe hemen bilinecek” gibi bir mantık yürütmek ehl-i sünnet alimlerinin düşüncelerine tamamen ters düşmektedir. Bu iddiada bulunan bir kişi ehl-i sünnet inancına ters düşmüş olur. Çünkü örneğin büyük ehl-i sünnet alimi Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri; Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan sonraki tanınma vakti için şöyle bir açıklamada bulunmuştur: (Aşağıda yer alan küpür Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri’nin (Hicri 1040-1103), tercümesi Naim Erdoğan tarafından yapılmış El-işaatü li Eşratıssaati (Kıyamet Alametleri) adlı eserinin genişletilmiş 10. baskısının 301 nolu orijinal sayfasıdır.)
El Berzenci Hazretleri bu sözüyle Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur tarihi olan Hicri 1400’den sonraki 4, 5 hatta 10 yılın bile yüzyıl başının ilk yıllarından olduğunu belirtmektedir. Hatta örneğin İmam Rabbani Hazretleri’nin;
ifadesiyle belirttiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’nin HİCRİ 1400 BAŞINDAN 7, 9 HATTA 30 SENE EVVEL YA DA SONRA TANINACAK OLMASI da Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur etmesine mani olmayacaktır. Bu durumlar olsa bile Hz. Mehdi (a.s.) yine Hicri 1400 başında çıkmış olacaktır. “Hz. Mehdi (a.s.) Hicri 1400’de insanlarca hemen tanınmadığına göre zuhur etmedi, Hicri 1400’ün üstünden de 30 yıl geçmesine rağmen hala büyük alametler oluşmadı, demek ki Hz. Mehdi (a.s.) bu yüzyılda çıkmayacak Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışı diğer yüzyıla kalmıştır...” gibi akıl ve mantığa uymayan bu tip ifadelerle Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunu örtmeye, gölgelemeye ve gizlemeye çalışanlara Ehl-i Sünnet’in önemli ve muteber alimlerinden olan El Berzenci Hazretleri’nin bu açıklaması; son derece önemli bir cevap niteliğindedir. Hz. Mehdi (a.s.), Hicri 1400’ün öncesinde ya da 7, 9 ya da 30 yıl sonrasında da çıksa yine beklenen Büyük Mehdi (a.s.)’dir. Bu durumların hiçbiri Peygamberimiz (s.a.v.)’in sahih hadisleriyle bildirilmiş olan bu gerçeği Allah’ın izniyle kesinlikle değiştiremez.
5. Peygamberimiz (s.a.v.) dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğunu bildirmiştir (Doğrusunu Allah bilir)
Her yüz senede bir din ahlakını bidatlerden kurtarmak ve yenilemek için Allah tarafından bir kişinin gönderildiği, Sünen-i Ebu Davud, Mektubat-ı Rabbani gibi büyük ve muteber ehli sünnet alimlerinin eserlerinde açık bir şekilde belirtilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde ahir zamanda zuhur edeceği müjdelenen Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış zamanı olarak ise Hicri 1400 yılı verilmiştir. Bu 100 yıllık sürede İslam ahlakı belli bir süreç içinde tüm dünyaya hakim olacak, din ahlakına karşı mücadele veren Deccaliyet sistemi ise tamamen ortadan kalkacaktır. Ancak aşağı yukarı 100 sene kadar sürecek olan bu yükselme döneminin ardından yani Hicri 1500’lerle birlikte Dünya yeniden bir bozulma sürecine girecektir. Ehl-i Sünnetin büyük hadis ve fıkıh alimlerinden biri olan İmam Ahmed İbni Hanbel gibi birçok alimin birbirlerinden naklettikleri bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) kendine kadar dünyada geçen zamanın 5600 yıl olduğunu bildirerek insanlık tarihinin başlangıcı hakkında önemli bir bilgi vermiştir:
(Aşağıda yer alan küpür Ali B. Hüsameddin el-Muttaki Hazretleri’nin, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman adlı eserinin Sayın Dr. Suat Arusan tarafından hazırlanan Türkçe çevirisinin sf. 89’da yer alan ilgili kısmıdır.)
Diğer yandan başka birçok hadiste ise dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğuna dair açık izahlar bulunmaktadır:
(Aşağıda yer alan küpür Ali B. Hüsameddin el-Muttaki Hazretleri’nin, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman adlı eserinin Sayın Dr. Suat Arusan tarafından hazırlanan, Türkçe çevirisinin sf. 88., 89. ve 90. sayfalarıdır.)
Ehl-i sünnet alimlerinden Hüsameddin el- Muttaki’nin eseri Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman kitabınında yer alan bu hadislere göre Peygamberimiz (s.a.v.) dünyanın ömrünün 7000 sene olduğunu bildirmektedir. Yine birçok ehl-i sünnet alimlerinin eserlerinde örneğin Muttaki Hazretlerinin, Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459’da, Muhammed Tahir b. Ali el-Hindî ‘nin eseri Tezkiretu’l-Mevduat, I/223’de, İmam Sahavî, el-Makasidu’l-hasene (Deylemi’den naklen), I/693, h.no: 1243.’de, El Munavî’nin Feyzu’l-Kadir, III/547; h.no: 4278 (Deylemi’den naklen) de, Bayezid Bistamî Hazretleri’nin Miftahu’l-Cifr adlı eserinde dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğu konusuyla ilgili hadislere yer verilmiştir. Bu da ehl-i sünnet alimlerinin ittifakla bu konuyu kabul ettiklerini gösteren çok açık bir delildir. Hicri 1300’ün ve son bin yılın en büyük müceddidi olan Üstad Said Nursi Hazretleri ise İslam ahlakının hakimiyet süresi için Hicri 1500’leri vermiştir. Üstad bu tarihlere kadar ki dönemin Müslümanların açık ve aşikar galibiyet dönemleri olacağını ifade etmiştir. Bundan sonraki yıllarda ise İslam ahlakının dünya üzerindeki yükseliş döneminin sona ereceği ve kafirler için bir kıyamet kopmasının Hicri 1545 itibariyle söz konusu olacağını söylemiştir. (Doğrusunu Allah bilir.)
Peygamberimiz (s.a.v.) başka birçok sahih hadisinde ise dünyanın sadece 1 günlük ömrü kalmış olsa bile Allah’ın o ömrü uzatıp Hz. Mehdi (a.s.)’yi mutlaka zuhur etireceğini bildirmiştir. Bu son derece önemli bir açıklamadır. Çünkü Hz. Mehdi (a.s.)’nin Peygamberimiz (s.a.v.)’in rivayetine rağmen Hicri 1400’de çıkmayacağı gibi hadislere mualif bir açıklamada bulunan söz konusu kişinlerin bu hadisleri de göz ardı ettiği son derece ortadadır. Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadisleriyle, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun ve onun vesilesiyle İslam ahlakının hakim olmasının insanlık için ne kadar önemli olduğuna çok açık şekilde dikkat çekmiştir.
Bu nedenle; sözde Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun ilk çeyreğinin geçtiği bu nedenle de zuhurunun bir dahaki yüzyıla kaldığı gibi hadislere dayalı olmadan, tamamen mantık dışı ve uydurma bir açıklama yapan bu kişilerin bu hadisleri yeniden tefekkür etmesi ve üzerinde düşünmesi gerekmektedir. Allah’ın “dünyadan bir gün kalsa bile o günü uzatıp Hz. Mehdi (a.s.)’yi zuhur ettireceğini” bildiren Peygamberimiz (s.a.v.)’in sözleri, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için gerekirse zamanın uzatılacağı yönündedir. Demek ki böyle bir durumda Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru -bu şahısların iddia ettiği gibi- yüz sene sonrasına ertelenip bu yüzyılda beklenmekten vazgeçilmeyecek, aksine Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru yine Hicri 1400 içinde beklenmeye devam edilecektir. Şu çok önemlidir ki Hicri 1499 senesinin son gününe kadar Hicri 1400’lü yılların içinde olunur. Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için Allah’ın gerekirse zamanı uzatması de yine Hicri 1500’lere kadar olacak Hz. Mehdi (a.s.) bu dönem içinde İslam ahlakını ve faziletini ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini dünyaya yayma çalışmalarına çeşitli şekillerde devam edecektir. Ancak söz konusu uzama dünyanın 7000 yıllık ömrünü aşmayacak bir uzama olacak sonrasında ise Peygamberimiz (s.a.v.)’in belirttiği; İslam ahlakının dünya üzerindeki etkisinin kalkmaya başlaması ani bir gerileme şeklinde değil aklın ihtiyarini kaldırmadan yavaş yavaş meydana gelecektir. Ardından dünyanın 7000 yıllık ömrünün sonu olan kıyametin kopması olayı da Üstad Said Nursi Hazretleri’nin ifade ettiği gibi inşaAllah Hicri 1500’ler itibariyle beklenecektir. (Doğrusunu Allah bilir.) Büyük ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri de Hicri 1500’lü yıllar içinde kıyametin kopmasının Allah’ın izniyle beklendiğini ifade etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)
(Aşağıda yer alan küpür Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri’nin (Hicri 1040-1103), tercümesi Naim Erdoğan tarafından yapılmış; El-işaatü li Eşratıssaati (Kıyamet Alametleri) adlı eserinin genişletilmiş 10. baskısının orjinal kapağı ve 299. sayfalarıdır.)
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadise dayalı olarak Suyuti Hazretleri ise yaptığı açıklamada şöyle belirtmektedir:
Bu durumda eğer yazı boyunca hitap ettiğimiz şahıslar, kendilerinin ehl-i sünnet inancında olduğuna hiçbir kuşku olmadığını, ehl-i sünnet inancına tam ve kesin bağlı olduğunu söylüyor hatta kendilerini yetiştiren hocalarının bu konuda açık beyanı olduğunu söylüyorlarsa o zaman ehl-i sünnetin bu iki muteber ve muhterem aliminin kendi eserlerinde ifade ettikleri görüşlerini de kabul etmek durumundadırlar. Kendileri, bu büyük alimlerin ortak görüşüne tamamen ters düşecek ve hiçbir sahih hadise dayanmayan açıklamalarla müslümanları meşgul etmemelidirler. Ehl-i Sünnet alimleri arasında son derece önemli yerleri olan Suyuti ve Seyyid El– Berzenci Hazretleri’nin ikisinin de derin görüşleri, derin araştırma ve ilimleri ile böyle ortak bir kanıya vardıklarını kabul edip içinde yaşadığımız dönemi Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen sahih hadisler doğrultusunda değerlendirmeleri ve buna göre görüş bildirmeleri gerekmektedir. Unutulmaması gereken; Müslümanların böyle bir konuda kesinlikle Peygamberimiz (s.a.v.)’in; ehl-i sünnet alimlerince ittifakla sahih olduğunu kabul ettikleri hadislerine itibar edecek olmalarıdır. Kendine göre; hiçbir ayet ya da hadise dayandırmadan, akıl dışı mantıklar yürüterek Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışını bir asır sonraya erteleyen ve İmam Rabbani, Ebu Davud Hazretleri, Suyuti Hazretleri, Seyyid el Berzenci Hazretleri ve Üstad Said Nursi Hazretleri gibi ehl-i sünnet alimlerinin ittifakla kabul ettikleri “her yüz senenin başında müslümanlar arasından dini bidatlerden ayıracak bir zatın çıkışını” müjdeleyen tüm hadisleri açıkça reddeden bir kişinin sözlerine Müslümanlar itibar etmeyeceklerdir. 6. Ardı ardına gerçekleşen ahir zaman alametleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışının çok önemli işaretleridir Hicri 1400’e girilmesiyle birlikte ardı ardına hadisteki anlatımıyla “tesbih taneleri gibi” birbirini izleyerek gerçekleşmiş-gerçekleşmekte olan ve aşağıda sadece bir kısmına yer verdiğimiz ahir zaman alametleri bazı kişilerin sözde Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru diğer bir yüzyıla kalmıştır iddiasını tamamen geçersiz hale getirmektedir.
(Diğer hadisler için bakınız. http://www.hazretimehdi.com/cikis.php) Bu ahir zaman ile ilgili hadislerin ardı ardına ve tüm detayları görülecek şekilde, içinde yaşadığımız Hicri 1400 içinde gerçekleşmekte olması ahir zamanda beklenen Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğini göstermektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Ahir zaman alametleri bir bütündür ve bu alametlerin gerçekleşmesi, hem Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği ahir zaman içinde yaşadığımızı, hem de tüm müslümanlarca büyük bir heyecan ve umutla beklenen Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunu müjdelemektedirler. Bu nedenle büyük ve küçük alametler olarak adlandırılmış olan alametlerin hepsi Müslümanlar için son derece önem taşımaktadır. Bu alametlerden herhangi birinin gerçekleştiğini görmek Müslümanların umutlarını pekiştirmekte, heyecanlarını artırmakta ve şevklerini kat kat yükseltmektedir. 30 yıldır arka arkaya gerçekleşen alametlerin hepsi, ahir zaman açısından kesinlikle göz ardı edilemeyecek çok önemli alametlerdir. Ancak, bu alametlerin tamamının bir anda; bir günde ya da bir haftada toplu olarak tahakkuk etmesi mümkün ve mantıklı olmadığına göre, hepsinin vuku bulmaları doğal olarak ayları, yılları, on yılları bulacaktır. Alametlerin arka arkaya ve tek tek gerçekleşmesi için geçecek bu uzun dönem ise Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun hemen akabinde tanınmayacağını, tanınması için önce ahir zamanda olduğumuzu ispatlayan bu alametlerin gerçekleşmesi gerektiğini göstermektedir. • Örneğin Hicri 1400’de, hadiste Peygamberimiz (s.a.v.)’in tam açıkladığı şekilde Fırat’ın suyu, üzerine kurulan baraj ile kesilmiştir.
Bu hadisin tahakkuk ettiğini kabul etmemiz için, ilk kesiliş vakti yeterlidir. Fırat’ın suyunun bir daha kesilmesi artık hadis açısından bir önem taşımaz. Bu durumda diğer bir yüzyılda bu olayın tekrar etmesinin hadisin tahakkuku açısından hiçbir önemi kalmamıştır. Çünkü zaten Hicri 1400’de Fırat’ın suyu ilk defa kesilmiştir.
• Yine Peygamberimiz (s.a.v.), Afganistan’ın işgal edileceğini;
hadisiyle bildirmiştir. Rusların Afganistan’ı 1979 yılında yani Hicri 1400’de işgal etmeleriyle bu hadis tahakkuk etmiştir. Başka bir yüzyılda bir defa daha Afganistan işgal edilecek olsa da bizim için 1979 yılında ilk defa yaşanan bu işgal hadisi tam tahakkuk ettiren işgaldir. • Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametlerinden biri olarak Ramazan ayında iki yıl üstüste güneş ve ay tutulmaları olacağını haber vermiştir.
Hicri 1400 içinde 1981 ve 1982 yıllarında arka arkaya ve tam Ramazan ayında güneş ve ay tutulmaları gerçekleşmiştir. 81 ve 82 yıllarında arka arkaya gerçekleşen bu gökyüzü olaylarıyla hadis tam olarak tahakkuk etmiştir. Bu olayın iki yıl üstüste olması hadisin belirttiği olayın gerçekleştiğini göstermektedir. Bundan sonra başka bir yüzyılda olabilecek benzer yeni bir olayın artık hadis açısından bir geçerliliği olmaz. • Yine Dünyamızın yakınından ancak 76 yılda bir geçen Halley kuyruklu yıldızı 1986 yılında yani Hicri 1406’da geçmiş ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadiste;
• Peygamberimiz (s.a.v.) hadisinde;
şeklinde belirtmiş gerçekten de Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ toprakları 1988 tarihinde Ermeniler tarafından işgal edilerek bu hadis de yine Hicri 1400 içinde gerçekleşmiştir. Bu tarihten sonraki bir tarihte Azerbaycan topraklarında olabilecek yeni bir işgalin hadis açısından bir önemi kalmamıştır. • İmam Rabbani tarafından bildirilen Peygamberimiz (s.a.v.)in bir hadisinde ise boynuzu andıran iki uçlu bir yıldızın varlığından bahsedilmekte ve bu alametin Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alameti olduğu haber verilmektedir.
Bu tariflere tam olarak uyan iki kuyruklu Lulin kuyruklu yıldızı 24 Şubat 2009 yılında dünyaya en yakın noktadan geçmiştir. Bir daha binlerce yıl sonra geçeceği düşünülen bu kuyruklu yıldız hadisteki tariflere tam olarak uymaktadır. Geçiş tarihi ise yine Hicri 1430’u vermektedir. • 1979 yılında (Hicri 1 Muharrem 1400’de) Hac sırasında Kabe’de büyük bir katliam olmuştur. (1 Muharrem 1400) Olayın meydana geliş tarihi Hicri 1400 yılının ilk günüdür. Bu sırada 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadiste;
şeklinde ifade ederek “Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkacağı yıl” Kabe’de böyle önemli bir olayın olacağından bahsetmektedir. “Çıkacağı yıl” ifadesi bu açıdan son derece önemlidir. Çünkü hem bu olay hem de Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış tarihi 1979 yılını göstermektedir. 1979 yılında gerçekleşen bu olayın ardından 7 yıl sonra Hac sırasında çok daha kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu sefer de 402 kişi öldürülmüştür. Ancak bu olayın ilkinden farkı son olayın Kabe’nin içinde değil yanında gerçekleşmiş olmasıdır. Bu 2 olay da hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alameti olarak anlatılan “Kabe baskını ve Kabe’de kan akıtılması” olaylarıyla tam olarak aynı şekilde olmuştur. Görüldüğü gibi hadiste verilen detaylarla tam bir uyum içinde bu olay zaten gerçekleşmişken başka bir yüzyılda yeniden böyle bir olayın olacağı beklentisi içinde olmak çok akıl dışı ve mantıksız bir yaklaşımdır. Ayrıca Hicri 1400 yılı geçmiş olduğuna göre bazı kişilerin Hz. Mehdi (a.s.)’nin başka bir yüzyılda geleceği iddiasını bu hadis üzerinden tevil etmeleri de imkansız bir hale gelmiştir. • Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametlerinden biri de ahir zamanda çok büyük bir ekonomik krizin baş göstermesidir. Hadiste insanların “az kazanç, piyasanın durgun olması, işlerin kesat gitmesi” gibi ekonomik zorluklardan yakınacakları bir buhran dönemine girileceği haber verilmektedir.
Şu an tüm dünyada, Amerika, Çin, Almanya gibi büyük ekonomilerin ağır darbe aldığı dünyaca ünlü dev şirketlerinin, bankalarının ve sanayilerinin kriz nedeniyle çöktüğü büyük bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick dünyada yaşanan bu ekonomik kriz için;
şeklinde bir açıklama yaparak günümüzde yaşanan bu ekonomik buhranın gerçek boyutunu net bir şekilde açıklamıştır. Bu ifadeden de açıkça anlaşılacağı gibi ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametlerinden biri olan ekonomik kriz ile bu önemli hadis tam olarak yine Hicri 1400 içinde gerçekleşmiştir. Bu hadisler gibi daha yüzlerce sahih hadis arka arkaya Hicri 1400 yılı itibariyle tahakkuk etmiştir. Detaylı bilgi için bakınız: http://www.hazretimehdi.com/cikis.php Tüm bu alametlerin birbir ve arka arkaya aynı yüzyıl içinde tahakkuk etmiş olması son derece önemlidir. Çünkü bu hadisler hem ahir zamanda olduğumuzu hem de tüm Müslümanların büyük bir heyecanla bekledikleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğini ispatlamaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.) Bu hayret verici olayların sırayla gerçekleşmesi Müslümanların ahir zamanda olduklarını bilmeleri ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunu beklemeleri için yeterlidir. Bir tane bile eksik kalmaksızın, beklenen tüm alametler birbir ve arka arkaya Hicri 1400’lerde gerçekleşmekte iken bu alametlerin başka bir yüzyılda yeniden olmasını beklemenin kesinlikle bir anlamı ve mantığı yoktur. 7. İslam ahlakının ve faziletinin ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetinin tüm dünyaya hakim olacağı Kuran ayetleriyle ve hadislerle bildirilmektedir. Kuran-ı Kerim’de Allah (c.c.), Kuran ahlakını dünya üzerinde hakim edeceğini, mutlaka salih, samimi kullarına güç, iktidar, kuvvet ve üstünlük vereceğini, yaşadıkları sıkıntı ve zulüm dolu hayatın ardından Müslümanları rahata kavuşturacağını müjdelemektedir:
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde de Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur edeceği ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacağı müjdelenmektedir. Onun zamanında tüm dünyada barış, sükünet, adalet, hakkaniyet, bolluk, refah, mutluluk egemen olacak, müthiş bir güven ortamı oluşacaktır. Hz. Mehdi (a.s.) dönemiyle ilgili Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerden bazıları şöyledir:
Ancak Allah’ın vaatlerini bildirdiği tüm Kuran ayetlerine ve Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen sahih hadislere rağmen hala İslam ahlakının bu yüzyılda hakim olacağını inkar eden bir kişi varsa o zaman bu kişi inkarına neden olan mantığını aynı şekilde ayetlerle ve sahih hadislerle tüm Müslümanlara ispatlamak zorundadır. Müslümanlara İslam ahlakının tüm dünyada bu yüzyılda Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle neden hakim olmayacağını, neden bu yüzyılda böyle büyük bir müjdeyi beklemekten vazgeçmeleri gerektiğini, net delillerle, dil eğip bükmeden, çok açık ve anlaşılır bir üslupla, Peygamberimiz (s.a.v.)’in sahih hadislerden tek tek açıklamak zorundadır. Ancak eğer bu yüzyılda tüm dünyada İslam ahlakı hakim olacak diyorsa o zaman da mutlaka müslümanların başında Müslüman bir lider olması gerektiğini, bu liderin de doğal olarak Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından Hicri 1400’de zuhuru müjdelenen Hz. Mehdi (a.s.) olması gerektiğini Müslümanlara söylemesi gerekmektedir. Hiç şüphesiz İslam ahlakı, Allah’ın ayetlerinde müjdelediği ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde açıkça belirttiği şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’nin vesilesiyle inşaAllah hakim olacaktır. Bunu bazı kötü niyetli kişiler ne kadar gizlemeye, örtmeye ya da engellemeye çalışırlarsa çalışsınlar bu şeytani çabaları bir işe yaramayacaktır. Allah’ın adetullahına hiç kimse hiçbir şekilde müdahale edemeyecek ve nasıl daha önceki asırlarda dini bidatlerden temizlemek için bir veli, bir mürşit gelip görev yapmışsa bizim yaşadığımız yüzyılda da Allah Hz. Mehdi (a.s.)’ı görevlendirmiştir ve o da Allah’ın izniyle ahir zamanın bu büyük görevini yerine getirecektir.
Aşağıda büyük Ehl-i Sünnet alimi Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri’nin Hal Tercemesi yer almaktadır:
DİĞER SİTELERDEN CEVAPLAR:
1- "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek" bu hadis sahih midir?
2- Kıyametin kopma tarihi hakkında bilgi verir misiniz?
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yazar Hakkında - Diğer Siteler TÜRKÇE KURAN-I KERİM - BİZE DESTEK OLUN - HADİS KÖŞESİ
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||