Müslümanların Maruz Kaldıkları Şiddetli Belalar

 

Ahir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli belalar gelir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)

 

 

Vay bu ümmete, o öldüren zalim meliklerden dolayı. Bu zalimler, kendilerine itaat edenler hariç, sessiz mutileri (itaatkar insanları) bile korkuturlar. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.13)

 

 

Liderlerin zulmetmesi. kıyamet alametlerindendir. (Kıyamet Alametleri, s.143)

 

 

... Fitnenin girmediği hiçbir ev ve dokunmadığı hiçbir Müslüman kalmaz. Bu hal soyumdan bir kişi çıkana kadar devam e-der. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.25)

 

 

(Kıyametin bir alameti) Mescitler içerisinde günahkarların seslerinin yükselmesi ve günahkarların dinin emrettiklerini yerine getiren samimi müminler üzerine galip gelip onlara tahakküm etmeleridir. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 450)

 

 

Yemin ederim ki bu ümmete öyle (şiddetli) belalar gelecek de, kişi zulümden, gaddarlıktan kurtulmak için sığınacak bir yer bulamayacaktır. Öyle sıkıntılı bir sırada Allah Teala akrabamdan, benim hanedanımdan bir kimseyi gönderecek. (Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 437)

 

Bu hadisler, Mehdi gelmeden önce bazı Müslüman ülkelerde, din ahlakından uzak, zalim ve acımasız karakterli kişilerin iktidarda olacaklarına işaret etmektedir. Bu durum Mehdi ve Hz. İsa'nın gelişlerinin yaklaştığını gösteren alametlerden biridir.

Peygamberimiz (sav) bir başka hadisinde de ahir zamanda samimi müminlerin tüm bu baskılar nedeniyle inançlarını saklamak ve ibadetlerini gizli sürdürmek zorunda kalabileceklerini şöyle haber vermiştir:

Bugün sizin aranızda münafıkların gizli yaşadıkları gibi bir zaman gelir ki mümin olanlar da diğerlerinin arasında gizli olarak dini hayatlarını sürdürmeye çalışırlar. (İbni Sünni; Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 12)

Der Spiegel, 16 ocak 2003, Almanya'nın ünlü Der Spiegel dergisi 16 Haziran 2003 tarihli sayısında Saddam ve ailesini Cinayet Klanı olarak isimlendirmişti.
Sabah, 25 Eylül 2000, "Vicdansız Saddam"
Radikal 12 Nisan 2003, "Yağma... Kaos...Sefalet"
(Sol alt) Aksiyon, 14 Nisan 2003

Gerçekten de bugün İslam dünyasının bir bölümünde iktidarda olan yöneticiler, Müslüman halka eziyet etmekte, baskıcı ve despot rejimleri ile insanları ezmektedirler. Müslümanların dinlerini özgürce yaşamaları ve ibadetlerini yerine getirmeleri engellenmekte, ekonomik sıkıntılar yaşamı zorlaştırmaktadır. Bir kısmında ise, ehil olmayan yöneticiler nedeniyle halk çeşitli belalara maruz kalmaktadır. Bu ülkelerden bazılarında yaşanan olayların örnekleri şunlardır:

İran ile yaptığı savaşta 3 milyonluk nüfusunun yaklaşık bir milyonunu kaybeden Irak'ta, faşist diktatör Saddam Hüseyin halkına dayanılmaz işkenceler ve zulüm uygulamıştır.

1979 yılında Sovyet Rusya tarafından işgal edildiği günden itibaren Afganistan'da, istikrarsızlık ve kargaşa hakim olmuş, gerçek İslam ahlakını hiçbir şekilde temsil etmeyen bazı Afganistan iktidarları, son derece baskıcı, acımasız ve hoşgörüsüz bir sistem kurmuşlardır.

Suriyeli Müslümanlar Hafız Esad'ın 30 yıl süren diktatörlüğü boyunca çeşitli acımasızlıklara maruz kaldılar. Kadınlara tecavüz edildiği, erkeklere her türlü işkencenin uygulandığı katliamlarda bazı şehirler tamamen ortadan kalktı.

Afrika'nın en küçük ülkelerinden biri olan Cibuti, 1977 ve 1991 yılları arasında, yaklaşık 2 bin Müslümanın katledildiği, 7 bin kişinin de hiçbir mazeret gösterilmeden tutuklanıp işkence gördüğü katı bir rejimle yönetildi.

Somali'de 1969 yılından 1991 yılına kadar yaklaşık 20 yıl boyunca doğrudan Müslümanları hedef alan, Tümgeneral Muhammed Siad Barre'nin liderliğinde baskıcı bir rejim uygulandı.

Tunus, 31 yıl boyunca Habib Burgiba'nın dikta rejimi altında yönetildi. Kendisini "hayat boyu cumhurbaşkanı" ilan eden Burgiba, iktidarda olduğu müddetçe Müslüman halkı baskı altında tuttu.

Şunu da belirtmek gerekir ki, bazı Müslüman ülkelerde yaşanan bu durum gerçek İslam ahlakının tam anlamıyla bilinmiyor olmasından kaynaklanmaktadır. Müslümanlara baskı uygulayan rejimlerin ortak yönlerinden biri, bu rejimlerin temellerinin din ahlakına uygun olmayan baskıcı, kaba kuvvete dayalı ideolojileri benimsemeleridir. Dolayısıyla, yapılması gereken söz konusu ideolojilerle fikri alanda mücadele yürütmektir. Fikren yenilgiye uğrayan bir ideolojinin ayakta kalması mümkün değildir. Müslümanların yapması gereken, bir yandan bu ideolojilerin çarpıklıklarını ve yanlışlarını gözler önüne sermek, bir yandan da gerçek din ahlakını anlatarak insanları en güzel şekilde doğru yola davet etmek olmalıdır. Kuran ahlakına ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetine uygun olan bu yöntemle, Allah'ın izniyle, tüm bu zulümler sona erecek, Müslüman dünyası aydınlık bir geleceğe kavuşacaktır.


Ana Sayfa